| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | töhmet altında | cloudy s. |
| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | töhmet altında bırakmak | implicate f. | ||
|
Since I have been personally implicated by certain speakers, I must ask to take the floor for personal reasons. Bazı konuşmacılar tarafından kişisel olarak töhmet altında bırakıldığım için kişisel nedenlerle söz almak zorundayım. More Sentences |
||||
| Genel | töhmet altında bırakan kimse | imputer i. | ||
| Genel | töhmet altında bırakan kimse | dispraiser i. | ||
| Genel | töhmet altında bırakmak | inculpate f. | ||
| Genel | töhmet altında bırakmak | incriminate f. | ||
| Genel | töhmet altında kalmamış | unimplicate s. | ||
| Genel | töhmet altında bırakıcı | inculpative s. | ||
| Genel | töhmet altında bırakarak | imputably zf. | ||
| Phrasals | ||||
| Öbek Fiiller | (birini bir şeyle) ilgili töhmet altında bırakmak | implicate (someone) in (something) f. | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | (birini/bir şeyi) töhmet altında bırakacak bilgiler | the goods on (someone or something) i. | ||
| Law | ||||
| Hukuk | töhmet altında bırakmak | impute f. | ||
| Slang | ||||
| Argo | töhmet altında bırakmak | drop the bucket on [australia] f. | ||
